Araf Suresi 100. Ayet Meali

Your browser doesn’t support HTML5 audio

أَوَلَمْ يَهْدِ لِلَّذِينَ يَرِثُونَ ٱلْأَرْضَ مِنۢ بَعْدِ أَهْلِهَآ أَن لَّوْ نَشَآءُ أَصَبْنَٰهُم بِذُنُوبِهِمْ ۚ وَنَطْبَعُ عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ فَهُمْ لَا يَسْمَعُونَ
Türkçesi Kökü Arapçası
  • أَوَلَمْ
  • yola getirmedi mi?
  • ه د ي
  • يَهْدِ
  • kimseleri
  • لِلَّذِينَ
  • varis olanları
  • و ر ث
  • يَرِثُونَ
  • şu toprağa
  • ا ر ض
  • الْأَرْضَ
  • مِنْ
  • sonra
  • ب ع د
  • بَعْدِ
  • sahiplerinden
  • ا ه ل
  • أَهْلِهَا
  • أَنْ
  • eğer
  • لَوْ
  • biz dilesek
  • ش ي ا
  • نَشَاءُ
  • kendilerini de cezalandırırız
  • ص و ب
  • أَصَبْنَاهُمْ
  • günahlarıyle
  • ذ ن ب
  • بِذُنُوبِهِمْ
  • ve mühürleriz
  • ط ب ع
  • وَنَطْبَعُ
  • üzerini
  • عَلَىٰ
  • kalblerinin
  • ق ل ب
  • قُلُوبِهِمْ
  • artık onlar
  • فَهُمْ
  • لَا
  • hiç işitmezler
  • س م ع
  • يَسْمَعُونَ
  • Diyanet İşleri Başkanlığı: Önceki sahiplerinden sonra yeryüzüne varis olanlara şu gerçek apaçık belli olmadı mı ki, biz dileseydik onları da (öncekiler gibi) günahları yüzünden cezalandırırdık. Biz onların kalplerini mühürleriz de onlar hakkı işitmezler.
  • Diyanet Vakfı: Önceki sahiplerinden sonra yeryüzüne vâris olanlara hâla şu gerçek belli olmadı mı ki: Eğer biz dileseydik onları da günahlarından dolayı musibetlere uğratırdık! Biz onların kalplerini mühürleriz de onlar (gerçekleri) işitmezler.
  • Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Eski sahiplerinden sonra bu toprağa varis olanlara hala şu gerçek belli olmadı mı ki: Eğer dilemiş olsaydık onların da günahlarını başlarına çarpardık! Kalplerinin üzerini mühürleriz de onlar gerçeği işitmezler.
  • Elmalılı Hamdi Yazır: Önceki sahiplerinden sonra yeryüzüne vâris olanlara hâlâ şu gerçek belli olmadı mı ki: Eğer biz dileseydik onları da günahlarından dolayı musibetlere uğratırdık! Biz onların kalplerini mühürleriz de onlar (gerçekleri) işitmezler.
  • Ali Fikri Yavuz: Yeryüzünün eski sahipleri azabla helâk olduktan sonra, yeryüzüne varis olanlara hâlâ şu gerçek belli olmadı mı ki, eğer biz dilemiş olsaydık, öncekiler gibi, bunlara da günahlarının cezasını verirdik. Fakat biz kalblerinin üzerlerini mühürleriz de, onlar, gerçeği işitmezler.
  • Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Halâ irşad etmedimi o, eski sahiblerinden sonra bu arza vâris olan kimseleri, şu hakıkat ki eğer dilemiş olsak onların da günahlarını başlarına çarpardık? Fakat kalblerinin üzerini tabı´ eder mühürleriz de onlar hakkı işitmezler
  • Fizilal-il Kuran: Üzerinde yaşadıkları toprakları eski yerlilerinden miras alanlar, istesek kendilerini günahları yüzünden musibetlere çarptırabileceğimizi, kalplerini mühürleyebileceğimizi ve kulaklarının işitemez olabileceğini, bu tarihi sürecin ışığında halâ kavrayamadılar mı?
  • Hasan Basri Çantay: (Evvelki) saahiblerinden sonra yer yüzüne vâris olanlara haalâ şu (hakıykat) belli olmadı mı ki eğer biz dileseydik onları da günâhlarından dolayı musıybetlere uğratırdık. Biz onların kalbleri üzerine mühür basarız. Binâen´aleyh (hakıykatı) işitmezler.
  • İbni Kesir: Sahiplerinden sonra, yeryüzüne varis olanlara besbelli değilmidir ki; eğer Biz, dileseydik onları da günahlarından dolayı cezalandırırdık. Ve onların kalbleri üzerine mühür basarız da bir şey duymazlar.
  • Ömer Nasuhi Bilmen: Yere kadim ahalisinden sonra varis olacaklar için tebeyyün etmedi mi ki, eğer Biz dilemiş olsak onları da günahları sebebiyle musibetlere uğratırdık ve kalblerini mühürlerdik de artık onlar işitemezlerdi.
  • Tefhim-ul Kuran: (Bütün bunlar,) Sakinlerinden sonra yeryüzüne mirasçı olanları doğruya erdirme (ye veya ortaya çıkarmaya yetmez) mi? Eğer biz dilemiş olsaydık onlara günahları nedeniyle bir musibet isabet ettirirdik; ve kalplerine damgalar vururduk da onlar böylelikle işitmeyenler olurlardı.
  • Gaziantep Evden Eve Taşımacılık

    Sistemli Evden Eve Nakliyat

    antepevdenevetasimacilik.com