Yûsuf  Suresi 110. Ayet Meali

Your browser doesn’t support HTML5 audio

حَتَّىٰٓ إِذَا ٱسْتَيْـَٔسَ ٱلرُّسُلُ وَظَنُّوٓا۟ أَنَّهُمْ قَدْ كُذِبُوا۟ جَآءَهُمْ نَصْرُنَا فَنُجِّىَ مَن نَّشَآءُ ۖ وَلَا يُرَدُّ بَأْسُنَا عَنِ ٱلْقَوْمِ ٱلْمُجْرِمِينَ
Türkçesi Kökü Arapçası
  • hatta
  • حَتَّىٰ
  • ne zaman ki
  • إِذَا
  • umutlarını kestiler
  • ي ا س
  • اسْتَيْأَسَ
  • elçiler
  • ر س ل
  • الرُّسُلُ
  • ve sandılar
  • ظ ن ن
  • وَظَنُّوا
  • kendilerinin
  • أَنَّهُمْ
  • gerçekten
  • قَدْ
  • yalanlandıklarını
  • ك ذ ب
  • كُذِبُوا
  • onlara geldi
  • ج ي ا
  • جَاءَهُمْ
  • yardımımız
  • ن ص ر
  • نَصْرُنَا
  • ve kurtarıldı
  • ن ج و
  • فَنُجِّيَ
  • kimseler
  • مَنْ
  • dilediğimiz
  • ش ي ا
  • نَشَاءُ
  • asla
  • وَلَا
  • geri çevrilmez
  • ر د د
  • يُرَدُّ
  • azabımız
  • ب ا س
  • بَأْسُنَا
  • -ndan
  • عَنِ
  • topluluğu-
  • ق و م
  • الْقَوْمِ
  • suçlular
  • ج ر م
  • الْمُجْرِمِينَ
  • Diyanet İşleri Başkanlığı: Nihayet peygamberler ümitlerini kesecek hâle gelip yalanlandıklarını düşündükleri sırada, onlara yardımımız geldi de, böylece dilediğimiz kimseler kurtuluşa erdirildi. Azabımız ise, suçlular topluluğundan geri çevrilemez.
  • Diyanet Vakfı: Nihayet peygamberler ümitlerini yitirip de kendilerinin yalana çıkarıldıklarını sandıkları sırada onlara yardımımız gelir ve dilediğimiz kimse kurtuluşa erdirilir. (Fakat) suçlular topluluğundan azabımız asla geri çevrilmez.
  • Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Nihayet peygamberler ümitlerini kesecek hale geldikleri ve kendilerinin yalancı çıkarılmış oldukları zannına kapıldıkları zaman, onlara yardımımız geldi ve dilediklerimiz kurtuluşa erdirildi. Suçlular topluluğundan ise azabımız geri çevrilmez!
  • Elmalılı Hamdi Yazır: Nihayet peygamberleri (onların iman etmelerinden) ümit kesecek hale gelince ve kendilerinin yalancı durumuna düştüklerini sanınca, onlara yardımımız geldi, yetişti; dilediklerimiz kurtarıldı. Suçlular topluluğundan bizim azabımız geri çevrilemez.
  • Ali Fikri Yavuz: Nihayet Peygamberler, kendilerini yalanlayan kavimlerinin iman etmelerinden ümidlerini kesince ve tekzip edildiklerini anlayınca, kendilerine zaferimiz geldi ve dilediğimiz kimseler kurtarıldı. Bizim azabımız, mücrimler topluluğundan geri çevrilmez.
  • Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Nihayet Peygamberler ümidlerini kesecek hale geldikleri ve onlar yalana çıkarıldılar zannettikleri vakıt onlara nusratımız geldi de dilediklerimiz necata irdirildi, mücrimler güruhundan ise azâbımız giri döndürülmez
  • Fizilal-il Kuran: Gönderdiğimiz peygamberler, ümmetlerinden iyice ümit kestiklerinde ve kesinlikle yalancı sayıldıkları sonucuna vardıklarında, kendilerine yardımımız erişiverdi de dilediklerimiz ortak azaptan kurtarıldı, fakat hiç kimse ağır suçlulardan şiddetli azabımızı savamaz.
  • Hasan Basri Çantay: Hattâ o peygamberler (kavmlerinin îmanından) ümidlerini kesib de onların (va´d edildikleri nusret-i ilâhiyye hususunda) muhakkak yalana çıkarıldıklarını zannetdikleri sırada onlara nusretimiz yetişib gelmiş, biz kimi dilersek o (ya´ni peygamberler ve tabileri) kurtuluşa erdirilmişdir. Günahkârlar güruhundan ise azabımız asla döndürülmeyecekdir.
  • İbni Kesir: Nihayet o Peygamber ümitsizliğe düşüp kesinlikle yalanladıklarını sandıkları sırada, onlara yardımımız gelmiştir. Böylece dilediğimiz kurtarılmıştır. Suçlular güruhundan ise baskınımız asla geri çevrilmeyecektir.
  • Ömer Nasuhi Bilmen: Nihâyet o peygamberlerin ye´se düştükleri ve kendilerinin hakikaten yalana çıkarıldıklarını zanneyledikleri zaman onlara nusretimiz geliverdi. Artık dilediğimiz kimseler necâta erdirildi ve mücrimler olan kavimden ise azabımız geri döndürülmeyecektir.
  • Tefhim-ul Kuran: Öyleki peygamberler, umutlarını kesip de, artık onların gerçekten yalanladıklarını sandıkları bir sırada onlara yardımımız gelmiştir; biz kimi dilersek o kurtulmuştur. Suçlu, günahkârlar topluluğundan zorlu azabımız kesin olarak geri çevrilmeyecektir.
  • Gaziantep Evden Eve Taşımacılık

    Sistemli Evden Eve Nakliyat

    antepevdenevetasimacilik.com